ASTIM
Astım, tüm dünyada yaklaşık 300 milyon kişiyi etkilediği tahmin edilen ciddi bir halk sağlığı sorunudur. Ülkemizde yaklaşık her 100 erişkinden 5-7’sinde, her 100 çocuktan 13-15’inde görülmektedir.
Her yaştan bireyi etkileyebilen, doğru tedavi ile kontrol altına alınabilen, kontrol altına alınamadığında ise günlük aktiviteleri ciddi olarak kısıtlayabilen kronik (müzmin) bir hastalıktır.
Astım, hava yollarının daralması ile kendini gösteren ve ataklar (krizler) halinde gelen bir hastalıktır. Hastalar ataklar arasında kendilerini iyi hissederler.
- Belirtilerin (öksürük, nefes darlığı, göğüste baskı hissi, hışıltılı solunum) tekrarlayıcı olması,
- Ataklar dışında bireyin kendini iyi hissetmesi,
- Belirtilerin özellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkması,
- Kişiye özgü allerjen ya da irritanlar ile belirtilerin ortaya çıkması,
- Egzersiz sonrası öksürük ya da hışıltılı solunum olması
- Soğuk algınlığının “göğsüne iniyor” olması, belirtileri artırıyor olması,
- Belirtilerin kendiliğinden ya da uygun astım tedavisi ile düzelmesi,
- Ailesinde astım veya allerjik hastalık öyküsünün bulunması.
- Öksürük (genellikle kuru),nefes darlığı,göğüste baskı hissi vehırıltı-hışıltılı solunum
Bu belirtilerden herhangi biri beya birkaçı bir arada bulunabilir. Bu belirtiler sadece astıma özgü değiştir, başka hastalıklarda da olabilir. Ancak aşağıda sayılan özelliklerle birlikte olduklarında astım açısından önem taşımaktadırlar:
Belirtiler;
- Tekrarlayıcı olup nöbetler halinde gelirler,
- Genellikle gece veya sabaha karşı ortaya çıkarlar,
- Kendiliğinden veya ilaçlar ile düzelirler,
- Mevsimsel değişiklik gösterebilirler.
RİSK FAKTÖRLERİ
Kişisel risk faktörleri :
- Kalıtım (genetik yapı, irsiyet), cinsiyet ve şişmanlık gibi bireyin kendisine ve ailesine ait faktörlerdir.
- Anne ya da babadan birisinde astım varsa çocukta astım olma olasılığı 1/3 iken, her iki ebeveynin astımlı olması durumunda çocuğun astımlı olma olasılığı 2/3’lere çıkar.
- Şişman kişilerde var olan bazı hormon benzeri maddelerin hava yolu fonksiyonunu etkileyebileceği ve astım gelişme olasılığını arttırabileceği gösterilmiştir.
- Erkek cinsiyet, çocuklarda astım için bir risk faktörüdür.
- Astım puberteden önce erkek çocuklarda kızlara göre 2 kat daha fazla görülmektedir. Ancak çocuklar büyüdükçe cinsiyetler arasındaki fark azalır, hatta erişkin yaş grubunda kadınlarda astım daha sıktır.
- Çevremizde bulunan ve sık karşılaştığımız bazı etkenler, genetik olarak yatkın olan kişilerde astımın ortaya çıkmasında ev hastalığın ağırlığı üzerinde önemli rol oynarlar.
- Bunlar arasında ev tozları, polenler, küf mantarları gibi hava yoluyla gelen allerjenler yanı sıra, tekrarlayan akciğer engeksiyonları, mesleksel uyaranlar, sigara dumanı, ilaçlar, ev içi/dışı hava kirliliği ve beslenme sayılabilir.
- Çiftçilik ve ziraat işleri, boyacılık (sprey kullanılarak yapılan boyacılık dahil), temizleme işleri ve plastik üretimi gibi iş kollarında astım sık görülür. Mesleksel astım, maruziyet başladıktan aylar ya da yıllar sonra ortaya çıkar. Özellikle alerjik bireylerde ve sigara içenlerde ortaya çıkma riski daha fazladır.
- Gebelikte sigara içen annelerin çocuklarında ilk bir yıl içinde hışıltılı solunum ile seyreden hastalık gelişme riski 4 kat fazladır.
- Hava kirliliği olan bölgelerde büyüyen çocukların akciğer fonksiyonlarının azaldığı bilinmektedir. Ancak hava kirliliğinin direkt olarak çocuk ve erişkinde astım gelişimini arttırdığına dair kesin kanıtlar yoktur.
- Beslenmenin ve özellikle anne sütünün astımla bağlantısı çok araştırılmıştır. Anne sütü alan çocukların inek sütü ve soya proteini alan çocuklara göre daha az hışıltılı solunum yolu hastalığına yakalandığı ortaya konmuştur.
Astım Ekstrinsik(Alerjik) ve İntrinsik olmak üzere ikiye ayrılır.
Ekstrinsik Astım: Spesifik bir alerjene hassasiyet vardır.Alerjik madde inhale edilince veya yenilince astım reaksiyonu oluşur.
İntrinsik Astım:Üst solunum yolları enfeksiyonu ile gelişir.İntermitant kuru öksürük vardır.Belirtileri kronik bronşite benzediğinden Astmatik Bronşit olarakta adlandırılır.
ASTIMI TETİKLEYEN FAKTÖRLER
Doğru tedavi ile astımlı hastaların hemen hiç yakınması olmaz, ancak zaman zaman, karşılaştıkları bazı çevresel etkenler; nefes darlığı, öksürük, hışıltılı solunum gibi belirtilerin tekrar ortaya çıkmasına neden olur. Bazen bu yakınmaların şiddeti o kadar çok olur ki hasta acil servise başvurmak zorunda kalabilir. İşte belirtileri ortaya çıkaran bu etkenlere tetikleyiciler denir. Astım belirtilerini tetikleyen faktörler her hasta için farklı olabilir. Bu nedenle hastalar kendilerini rahatsız eden bu etkenleri iyi bilmeli ve mümkün olduğunca onlardan uzak durmalıdır.
Astımı olan herkesin allerjik, allerjisi olan herkesin de astımlı olması gerekmez. Çocuklarda astımın %80’i allerjik iken, erişkinlerde bu oran %50 civarındadır.
Evde ya da dışarıda bulunan bir çok allerjen astım atağını başlatabilir. Bunlardan önemli olanları:
- Polenler,
- Ev tozu akarları
- Küf mantarı sporları
- Hamamböceği
- Hayvan tüyleri
- Bazı besinler (süt, yumurta, fıstık, balık, buğday, soya gibi…)
Günümüzde astım tanısı için kullanılan en önemli tetkik solunum fonksiyon testleridir. Solunum fonksiyonu ölçüm cihazları ile nefes ölçümleri (ilaçlı-ilaçsız) yapılarak tanı kesinleşebilir ve hastalığın ağırlığı belirlenebilir. Soluk verme hızını ölçen basit taşınabilir cihazlarla (PEF metre) yapılan günlük ölçümlerin uzun süreli takibi ve değerlendirilmesi de tanıyı koymada yardımcıdır. Meslek ile ilişkili astım tanısında PEF metre kullanılabilir. PEF metre ile soluk hızı takibi, ilaç tedavisinin yeterli olup olmadığının takibinde ve astımın seyrinin izlenmesinde (hastalık kontrol altında mı, kötüye gidiş var mı) kullanılabilmektedir.
Gerekli görüldüğü durumlarda, astım belirtilerine yol açan allerjen kaynaklı tetikleyici faktörlerin belirlenmesine yardım etmek amacıyla alerji deri testleri yapılabilir. Basit ve hızla uygulanabilen deri testlerinin usulüne uygun yapılması ve değerlendirilmesi çok önemlidir; aksi takdirde yanlış yönlendirmelere neden olabilir.
ÖZEL DURUMLARDA ASTIM
Gebelik ve Astım
Gebelikte astımın seyri değişkendir; astım bu sürede düzelebilir, kötüleşebilir veya değişmeyebilir. Bunu önceden tahmin etmek mümkün değildir.
Normal bir gebelik, sorunsuz bir doğum ve sağlıklı bir bebek için uygun ve yeterli astım tedavisi şarttır. Bu nedenle kadın doğum uzmanı ile astım tedavisini yapan hekim fizyoterapist ve hasta işbirliği içinde olmalıdır.
Gebelik süresince 4-6 haftada bir yapılan kontroller doğum sonrası 3 aya kadar devam ettirilmelidir.
TEDAVİ
Başarılı bir astım tedavisinin hedefleri şunlar olmalıdır:
- Belirtileri kontrol altına almak ve bunu sürdürmek,
- Egzersiz dâhil normal aktivite düzeyini sürdürmek,
- Akciğer fonksiyonlarını olabildiğince normale yakın düzeylerde tutmak,
- Astım ataklarını önlemek,
- Astım ilaçlarının istenmeyen etkilerini önlemek.
- Bu hedeflere ulaşabilmek için;
- Hasta/hekim/Fizyoterapist işbirliğinin geliştirilmesi;
- Tetikleyici faktörlere maruziyetin tanımlanması ve azaltılması,
Tedavi edilemeyen astımlıların %90’ında egzersiz ile astım belirtileri oluşur. Bazen de astım atağının tek nedeni egzersiz olabilir.
Astım kontrol altında tutulduğu sürece, yani astım tedavisi uygun ve yeterli ise, aktif bir yaşantı, egzersiz ve spor yapılabilir.
Olimpiyat madalyası kazanan çok sayıda astımlı sporcu vardır.
Bu yüzden Egzersizler kişiye özel alanında uzman fizyoterapistler tarafından programlanmalı ve uygulanmalı.
Özellikle kısa sürede yoğun egzersiz ile belirtiler oluşurken, yavaş ve uzun sürede yapılan egzersizlerde belirtiler daha hafif olmaktadır. Örneğin yürüyüş, koşmaya göre daha güvenlidir.
Soğuk ve kuru havada yapılan egzersizler daha fazla belirtiye neden olur.
Hastanın duyarlı olduğu allerjenlerle yoğun karşılaştığı dönemlerde veya hava kirliliğinin fazla olduğu aylarda egzersiz daha çok belirtilere yol açmaktadır.
Yüzme, bisiklet, jimnastik ve aerobik astımlılar için en çok önerilen sporlardır. Havuzda solunan havanın nemli olması ve havuz suyunun kloru belirtileri tetikleyebilmesi nedeniyle yüzme için deniz tercih edilmelidir.
Su altına dalma astımlı hastalara önerilmez, ABD’de astımı olanlara dalgıçlık izni verilmemektedir.
Egzersiz öncesi ısınma hareketlerinin yapılması, egzersiz yaparken burundan nefes alınıp verilmesi, soğuk havalarda egzersiz yapılırken maske takılması, egzersizden 15 dakika önce hızlı etkili nefes açıcıların inhaler yolla alınmaları astımlı hastaların daha rahat egzersiz yapmalarına olanak sağlar.
Astım ve Fizyoterapisi
Özet olarak Tedavi programı Şunları içerir.
-Bronkospazmı gidermek
-Gevşemeyi sağlamak
-Sekresyonları atmak
-Solunum hareketlerini koordine etmek
-Hasta eğitimi
Bronkospazmı gidermek
Astım rehabilitasyonun da en önemli kısım bronkospazmın giderilmesidir. Bronkospazmın giderilmediği durumlarda sekresyonların mobilize edilmesi mümkün değildir. Bronkospazmı gidermenin en etkili yöntemi bronkodilatör ilaçlardır. Bunun yanı sıra hastalara diafragmatik solunumda öğretilebilir.Postüral drenaj ve öksürüğün bronkospazmı arttıracağını unutmayınız. Eğer hastalar sekresyonları çıkaramıyorsa ve dispne atağına giriyorsa tedaviye ara verilmeli, bronkodilatasyon gerçekleşene kadar beklenmelidir. Sekresyonlar sıvı hal aldığı zaman fizyoterapist göğüs vibrasyonları yapabilir.
Gevşemeyi sağlamak
Ciddi astım krizleri sırasında hastaların gevşeme pozisyonlarını kullanması atak kontrolünü sağlayacaktır. Bunun için tüm hastalara uygun gevşeme teknikleri öğretilir ve gevşeme sırasında diafragmatik solunum yapması söylenir. Hastalar kontrol sağladıklarında solunum hızlarını azaltmalıdır.
Gevşeme Pozisyonarı:Yüksek yan yatış: Omuzun altına 3-4 yastık konur dizler bükülür.
Oturma: Öne dayanarak oturulur masanın üstüne 2-3 yastık konur.
Gevşek oturma:Öne doğru eğilerek ön koullarını uyluğunun üstüne koyarak ve el bileğini gevşek tutarak dispneyi kontrol eder.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder